Merhaba seks hikaye takipçileri. Anlatacağım seks hikayesi benim yaşadığın en ilginç olaydır. Bütün detayları dün gibi aklımda,bütün konuşmaları halen kulaklarımda çınlamakta. Nasıl biri olduğumdan bahsetmeyeceğim. Ama oldukça seksi bir kadınım.. Çok uzatmadan hikayeme başlayayım.. Kocam işinden izin almış, iki haftadır köyde, bahçe işleri için babasına yardım etmekle uğraşıyordu. Ara sıra gelmesini istememe rağmen mesafeyi ve işlerin yoğunluğunu ileri sürüp gelmedi. Kavga etmiştik, telefonla bile aramıyorduk birbirimizi… Kız kardeşini çağırdım, beraber kalıyorduk. Hem bana yoldaş oluyordu, hem fakülte bize yakın olduğundan onun için de iyi olmuştu. Yaklaşan final sınavlarına daha rahat çalışabiliyordu bizim evde…Gerçi abisinin yerini tutmuyordu, yatakta yalnız yatmak bana çok koymuştu iki haftadır, ama yapacak bir şey yoktu. Her gece seks yapmaya alışınca böyle ayrılıklarda, küslükler de boşluğa düşüyordum. Yatağımda kıvranıp duruyordum uykum gelinceye kadar… Yeni yetme kızlar gibi kendimi okşuyor, dolaptaki salatalıklardan kendime her gece yeni bir koca beğeniyordum.Bir akşam yemekten sonra görümcem odasında ders çalışırken ben yakın bir arkadaşımın nişanı için hazırlanıyordum. Mine gelmiyordu. O kadar ısrar etmeme rağmen derslerini ileri sürüp odasına kapanmıştı. Bense onun gelmeyeceğine seviniyordum. Hollanda’dan bir haftalığına izine gelen eniştemle beraber gidecektik, beni o götürecekti. Ablam bir tapu işi için Türkiye’ye gelen enişteme sıkı talimat vermiş, nişana katılıp çocukluk arkadaşımız olan geline takı yapmasını istemişti.Seviniyordum, çünkü hayranı olduğum, yakışıklı eniştem bu gece kavalyem olacaktı. İşi çok yoğun olduğundan sadece bir kere görüşebilmiştik. Babasında kalıyordu. Heyecanla öğleden sonra kuaföre gidip saçlarımı fönletmiştim. Saçlarım hazırdı, üzerime abiye, mini etekli, hayli kısa bir siyah elbise ve ince siyah çoraplarımı geçirip yatak odamdaki etajerin aynasında makyajımı yaptım.Tam makyajım bitmiş, son rötuşları yapıyor, eniştemin gelmesini bekliyordum ki, yavaş yavaş karın bölgemde bir sancı başladı. Önce umursamadığım sancı gittikçe arttı. Kıvranmaya başladım. Mine içeriden sesime koşturup geldi, o denli kuvvetli bir sancıydı ki… Kendimi yatağın üzerine attım, kıvranıyorum. Görümcem ne yapacağını şaşırmış, eli ayağına dolanmıştı.Kapının zili çaldı o arada… Mine kapıyı açtı, eniştem gelmişti. Eğlenceye gitmek üzere kendini hazırlamış olan eniştem de benim yatağın üzerinde inleyerek kıvranmalarımı görünce şaşırıp kaldı. Mini eteğim açılmış, çoraplarım dantel külodum meydanda… Sağa sola dönüp durdukça daha da açılıp saçılıyorum. Ama gözüm bir şey görmüyor ki…-“Bu böyle olmaz…” dedi, sancı biraz hafiflediğinde… “Kalk doktora götüreyim seni…” Bir yandan da açılan eteğimi örtmeye çalışıyordu.Çaresiz kalktım. Mine sınavı nedeniyle evde kalacaktı. Eniştem koluma girdi. Olduğum gibi çıktık. Merdivenleri inmeye başladık. Sancı hafiflemişti ama ayakta duramıyor, eniştemden destek almak zorunda kalıyordum.Önceleri sol dirseğimden ve omuzumdan tutup destekleyen eniştem, bir iki basamak kaldığında ben öne doğru tökezleyince ani bir refleks hareketle sağ kolunu benim sağ koltuk altımdan geçirip sımsıkı yapıştı düşmemem için… Fakat tutayım derken mesafeyi ayarlayamadı sanırım, sağ göğsümü avuçlayıverdi. Ben sallanarak dengemi buluncaya kadar elini ayırmadan göğsümü tutmak zorunda kaldı…
Onca sancının, baş dönmesinin arasında eniştemin avucunu göğsümde sımsıkı hissedince beynimin bir yerlerinde alarm zilleri çaldı sanki… Koruma amacıyla yaptığı hareket benim tüm duyu organlarımı harekete geçirmişti.Gözlerim kapalı o anın tadını çıkarmaya çalıştım. Sürdüğü losyonun erkek kokusu burun deliklerime doluyor, bedeninin sertliğini sol tarafımda boydan boya hissediyordum. Bir on saniye falan sürmüştü anlattığım olay… Ben daha doyamadan sağ eli ateşe değmiş gibi göğsümden çekti, belime indirdi.
Apartman kapısına gelmiştik bu arada… Açıp dışarıya çıktık. Temiz hava biraz kendime getirmişti beni… O arada eniştemin sol kolumdaki eli iyice kasılmış, çürütürcesine sıkıyordu.
-“İyi misin ?” diye sordu. “Araba biraz ileride, istersen kapıya yaslan, ben gidip alayım, oraya kadar yürüme…” dedi.-“İyiyim enişte, ama elin çok sıkıyor, canım yanıyor…” diyebildim. “Kolum çürüyecek…”-“Pardon… Düşünemedim, senin düşmeni istemiyorum, ondan sıkı tutmuşum biraz…” diyerek baskısını gevşetti.Peki anlamında başımı salladım. İki eliyle belimden tutup sırtımı kapıya yasladı. Duracağımdan emin olunca koşarak arabayı getirmeye gitti. Benimse yanaklarım yanıyordu. Eniştemin mememi avuçlayan elinin etkisindeydim daha… Elimle sıkıp acıttığı kolumu ovaladım. Ne kuvvet vardı adamda… Anında arabasıyla kapının önüne geldi, beni öne bindirip yakınlardaki bir özel hastanenin acil servisine gittik.
Genç bir doktor şikayetlerimi dinleyip sedyenin üzerine mini eteğimle yatırdı, muayene etti. Eniştem de yanımdan ayrılmıyordu. İkimiz de nişan için şık giyimliydik. Tansiyonum ateşim ölçüldü. Doktor tansiyonu ölçerken enişteme,
-“Eşinizin karnını açabilir misiniz? Bağırsak hareketlerine bakalım… Şu örtüyü alın isterseniz…” dedi.
Yanımdan ayrılmadığından doğal olarak bizi karı koca zannetmişti adam… Eniştem hiç bozmadan, hatayı düzeltmeye de kalkmadan, ama dudaklarında bir gülümsemeyle, kenardaki örtüyü aldı, belime kadar örttü. Elini alttan sokup örtünün altında elbisemin eteğini yukarıya, göğsüme kadar sıyırdı.Çoraplı bacaklarımin iki yanında başlayan elinin teması jartiyer dantelinin ardından çıplak tenimi, tanga külodumun kenarlarını, çıplak belimi okşarcasına sürdü. İki erkek de, zevkten gözlerimi kapayıp dudaklarımdan kopan inlememi sancı çekmek olarak yorumladılar sanırım… Telaşla atılan doktor,
-“Şimdi bitiyor hanımefendi…” diyerek karnımda, yanlarımda dolaştırdı streteskopu…
Gözlerimi kapayıp kendimi doktorun ellerine bıraktım. Artık ne yaptı bilmiyorum. Evirdi, çevirdi. Sonra teşhisini koyup bıraktı. Spazmdan falan bahsediyordu enişteme… Hastanın kocasına…Servise alıp bir serum bağladılar, ilaç verdiler. Serum bitene kadar elimi tutup yanımda oturdu eniştem… Nişan olan arkadaşıma telefon açtık, durumu anlatıp özür diledik. Serumun bitmesine yakın benim hiçbir şeyim kalmamıştı. Ne ağrı, ne sancı… Canlandığımı hissediyordum. Ama söylemedim. Elimi bırakmasını istemiyordum. Kendimizi iki aşık gibi hayal ediyordum o anda… Serumun akışını kontrol ederken, eniştemin at kuyruğu yaptığı simsiyah saçlarının çevrelediği yakışıklı yüzünü izliyordum. İçim bir hoş oluyordu ona bakarken…Ablamla evlendiğinden beri hayrandım ona… Geceleri hayalini kurduğum, uğruna mastürbasyonlar yaptığım yakışıklı eniştem… Senede bir ay izine gelirler, birlikte tatil yapar, yazı birlikte geçirirdik. Beni de yanlarına alırlar, Bodrum, Marmaris, lüks otellerde tatilimizi geçirirdik. Doyamazdım o tatillere, eniştemin yanında olmaya… Kendimi, her sene gelişen, kıvrımları artan güzelliğimi her fırsatta sergilemeye çalışır, bikinilerle, mini eteklerle dolaşırdım etrafında…
-“Serum bitti…” diyen sesiyle kendime geldim. “Nasıl oldun? İyi misin?” Gülümseyerek yüzüne baktım,
-“İyiyim eniştecim… Şey, kocacım… Sayende…” O da gülümsedi, Doktorun bizi karı koca zannetmesini hatırlatmıştım ona…
-“Ben bir şey yapmadım karıcım… Doktor iyileştirdi sağ olsun…” dedi şakama katılarak…
Bir şey demeden gözlerine baktım minnetle… “Senin varlığın iyileştirdi beni enişte… Keşke kocam sen olsaydın… Hastayım, ama sana hastayım” dedim içimden… Gidip doktorla görüştü, gelip baktı, serumu çıkardılar. Artık eve gidebilirdim.
Bir de tekerlekli sandalye getirmiş yanında eniştem… İstemiyorum dememe rağmen, güçlü kollarıyla bir tüy gibi yataktan kaldırıp iskemleye oturttu. Kuralmış. Serum sonrası kapıya kadar böyle gitmem gerekiyormuş. Gece yarısı olmuştu serum bitene kadar… Tekrar kucakladı, dış kapının önüne getirdiği BMW.sinin ön koltuğuna kendisi oturttu. Bacaklarımda ister istemez dokunan ellerinin temasını hissettim hazla…
Evin kapısını anahtarla açtığımda yarım olmuştu saat… Mine gözlerini oğuşturarak geldi. Uyumamış, hem ders çalışmış, hem beni merak etmişti. Olanları anlatıp yatağına gönderdim. Hiç itiraz etmeden gidip yattı. Enişteme döndüm teşekkür için…
-“Yoo… Seni bırakıp gidemem. Sancı tekrarlayabilir dedi doktor. Bizimkilere de haber verdim, bu gece buradayım. Salonda koltukta yatarım.”
-“Peki eniştecim… Ben sana koltuğu hazırlayayım o zaman…” dedim. “İstersen yatmadan önce duş yap, rahatla… Senden sonra ben de gireyim…”
O duşa girdi, ben koltuğu çekip yatak hazırladım. Sonra aklıma geldi, temiz havlu yoktu banyoda, iki havlu kapıp banyoya götürdüm. Tam kapıyı vuracakken bir karış aralık olduğunu gördüm. Kilitlenmediği zaman, mekanizma bozuk olduğundan dili atıyor, sonradan kapı açılıyordu bazen…
Sonra banyonun aynasından onu gördüm. Çırılçıplaktı. Arkadan bağladığı saçlarını duşa girerken açmış, omuzlarını kaplamıştı gür siyah saçlar… Yukarıdan akan sular, kaslı bedeninden aşağıya süzülüyordu. Gözleri kapalı, soğuk suyun altında dönerek her yerini ıslatıyor, kendini rahatlatıyordu.
Gözüm aşağıya kaydı. Bacaklarının arasında bir heyüla yükseliyordu. Uzun bırakılmış kasık kılları, kalın gövdenin dibinde ıslak bir çit gibi görünüyor, torbaları yumurta gibi altta dikkati çekiyordu. Bugüne kadar en fazla mayosuyla görmüştüm. Sportmen, kaslı vücudunu biliyordum elbet… Ama böyle çırılçıplak görmek… O vücudu üstümde, arkamda, her yerimde hayal ettim bir an…
Dizlerim titredi, kapının pervazına yaslandım. Seyretmeye devam ettim. Gözlerinin kapalı olması cesaret vermişti bana… Ses çıkarmadan kapıyı biraz daha araladım. Şimdi aynadaki aksine değil, canlı canlı kendisine bakıyordum.
İçim gidiyordu ona bakarken… Öyle güzel bir manzaraydı ki… Bir porno yıldızı vardı sanki banyomda… Suyu biraz kısıp sabuna elini uzattığında kendimi geri çektim. Görmemişti beni hala… Sabunlanmaya başladı. Köpükler her yerini kaplıyor, yukarıdan yavaş damlalar halinde akan suyla ayaklarına süzülüyordu yavaş yavaş… Ürperdim. Kapıyı kendime siper yapıp röntgene devam ettim.
Ne hastalık, ne doktor, ne çektiğim sancı vardı aklımda… Gözlerim fal taşı gibi, eniştemin çıplaklığını izliyordum. Kasıklarımda yangın başladı izledikçe… Elimi eteğimin altına attım. Gözlerim zevkten yarı kısılmış, amcığımı oğuşturup sıkıyordum. Parmaklarımı külodumun içine soktum. Her zaman yaptığım şeyi yapmaya başladım. Mastürbasyon… Fakat bu kez önümde canlı bir porno mankeni vardı.
Suyu kapatan eniştem, köpükleri tüm vücuduna yaymış, okşaya okşaya sabunlanıyordu. Aleti dimdik, havaya doğru kalkmıştı ve iki eliyle köpüklü aletini sıvazlamaya başladı. Gözlerime inanamadım. Eniştem de mastürbasyon yapıyordu. Hem de gözlerimin önünde…
Parmaklarımın hareketini, klitorisime olan baskısını arttırdım. Çok kışkırtıcı bir manzaraydı, dayanılır şey değildi. Öyle zevk alıyordum ki… Sonunda olan oldu, duyduğum müthiş zevkle, sımsıkı kapattığım dudaklarımın arasından bir inilti kaçıverdi. İniltimi duyan eniştem, birden bire gözlerini açınca göz göze geldik.
Ben kapının pervazına dayanmışım, elim eteğimin altında kıpırdanıp duruyor. Eniştem duşun altında, köpüklü penisi elinde…
-“Enişte… Ben… Havlu getirmiştim sana…” diye kekeledim.
Elini sikinden çekip suyu açtı, köpükleri akıttı çıplak bedeninden… Saklanmıyor, çıplaklığını benden sakınmıyordu. Duştan akan suyun altında, öylesine, kalkmış sikiyle, antik yunan heykeli gibi duruyordu karşımda…
-“Ben havlu göremiyorum” dedi boğuk bir sesle… Baktım, yere fırlatıvermişim havluyu…
-“Getirdim. Ama kapı açıktı… Ben… Seni görünce…” Gülümsedi, elindeki sabunu uzattı bana… Gayet doğal bir tavırla,
-“Hadi gel … Madem geldin, sırtımı sabunlayıver…” dedi.
Hipnotize olmuş gibi istemsizce içeriye girdim, duşa yöneldim. Elimi eniştemin elindeki sabuna uzatırken aklım başıma geldi,
-“Hay Allah, ben hala bu elbiseyle duruyorum” diyebildim cılız bir sesle… “Islanıcam”
-“Benim için sakıncası yok…” dedi eniştem, elimden tutup sertçe kendine çekti.
Daha ben ne olduğunu anlayamadan beni sımsıkı kendine yapıştırmış, dudaklarımı kemirmeye başlamıştı. Kollarının arasında eriyordum adeta… Neden sonra aklım başıma geldi, biraz iter gibi yapıp kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Ama ne mümkün… Mengene gibiydi kolları… Bense nefes nefeseydim.
-“Enişte… Dur… Lütfen… Yapma… Yapamayız…” diyecek oldum dudak dudağa, yüz yüze dururken…
Suların altında saçım başım, elbisem, çoraplarım, her şeyim ıslanmıştı. Üşütmeyen, ılık bir yaz yağmurunun altında gibi hissediyordum kendimi… Eniştemin kalkmış siki bacaklarımın arasında, kasıklarımda baskı yaparak yuva arıyordu. Dudaklarını dudaklarımda, boynumda, yanaklarımda dolaştırıyor, tenimden süzülen suyu içerek öpücüklere boğuyordu beni…
-“Delirttin beni…” dedi iki öpücük arasında… “Zaten her zaman delirtiyorsun da… Bu akşam bir başkaydın. O mini eteğinle kıvranman, külodunu, her yerini göstermen delirtti beni… Hasta olduğunu bilmesem… İnan zevkten kıvrandığını zanneder insan… O inlemeler, o tanga külodun… Ağı dudakların arasına girmiş… Şimdi de sakın istemiyorum diye bana yalan söyleme… Az önce bana bakarak kendini okşuyordun.”
-“Sen de kendini okşuyordun enişte…” dedim.
-“İnan sen vardın aklımda… Seni bir an aklıma getirmek bile sikimi kaldırmaya yetiyor Gülüm… Hep senin suçun… Sen bana bakarak kendini okşamasan ben otuzbir çekerek yatacaktım. Şimdi cezanı çekeceksin. Bu kalkanı sen indireceksin…” Boynuna sarıldım, dudaklarını öptüm,
-“Seve seve eniştem…” diye fısıldadım. “Sen yeter ki iste… On beş gündür bacanağın yok. Duvarlara tırmanıyordum. Bir de sen gelince üstüne… Yakışıklı eniştem benim… Sen de benim ateşimi söndür o zaman… Ama yatağa gidelim. Ayakta sevişecek kadar iyileşmedim henüz…”
Üzerimdeki giysileri çıkardı. Islak jartiyer çoraplarımla kalmıştım. Önümde eğilip onları da çıkardı. Hazır diz çökmüşken yüzünün hizasındaki zevk üçgenimi de öpücüklere boğdu. Islak amımın her yerini öptü, dilini gezdirdi. Uzun, ıslak saçlarını okşayarak tuttum, yukarıya çektim.
-“Hadi enişte, beni yatağımıza götür… Yoksa ayakta boşalacağım.” diye inledim. Yere attığım havluları alıp birbirimizi kuruladık. Çıplak bedenimi kucağına aldı, uçarcasına yatak odasına götürdü, yatağa bıraktı. Başımı yastığa koyup eniştemi bekledim. Dizlerinin üstünde durup beni, çıplak bedenimi izliyordu. Elimi uzattım sabırsızca,
-“Hadi…” dedim. “Bekletme beni enişte…”
Bacaklarımı aralayıp bekledim. Kocamla seviştiğim yatakta, bu gece kocamın yerini eniştem almıştı. Önündeki taş kesilmiş aleti beni gösteriyordu. Yavaşça geldi, bacaklarımın arasına girdi, sikinin başını istekle bekleyen amıma dayadı. Zevkle gözlerimi kapattım. Öyle özlemiştim ki bu anı… Bacaklarımı olabildiğince açtım. O da yavaş yavaş girdi. Islak vajinamda yavaşça ilerleyen aletin girişi bitmek bilmiyordu. Sonunda dibe dayanınca bir oh çektim. Boynuna sımsıkı sarılıp zevkle inledim.
-“Ohhh…. Eniştemm… Harika… Çok güzel… Çok özledim bunu… Aahhh…”
-“Nasıl aşkım? Kocanın ki gibi değil mi yoksa?” dedi.
-“Onunki de fena sayılmaz enişte… Önemli olan bu an… Seni tanıdığımdan beri bu anın hayalini kurdum ben… Seninle sevişmeyi istedim… En sonunda muradıma erdim… Ooohhhh… Öyle kıskanıyordum ki ablamı… Bu güzel siki her zaman yiyebiliyor diye… Bekle enişte… Bu anın tadını çıkarayım. Hiç unutmak istemiyorum bu anı…”
Tüm kalınlığıyla bacaklarımın arasını doldurmuştu siki… Bacaklarımı beline sardım. Bir süre öylece bekledik. Sonra dayanamadım artık, sabırsızca kalçalarımı oynatıp hareket etmesini istedim eniştemden… Yavaş yavaş gidip gelmeye başladı. Gidip gelirken bazen tüm ağırlığıyla üstüme yükleniyor, bazen de kollarından destek alıp eğiliyor, göğüslerimi emiyordu. Meme uçlarımı emerken, uzun saçları göğüslerime yayılıyor, ıslak saçın tenime teması delirtiyordu beni zevkten…
Sonunda hızlandık ikimiz de… Dayanamaz hale gelmiştim. Altında kalçalarımı indirip kaldırıyor, aletinin içime girip çıkmasını sağlıyordum. O da karşılık verip durmaksızın pompalıyordu beni… Kendimi kaybetmiş gibiydim. Beline sardığım bacaklarımla yana devirdim, üstüne çıktım eniştemin… Üstünde oturup kalkmaya başladım.
Eniştemin üstündeyken orgazm oldum. O da beni izledi. İçime boşaldı dakikalarca… Oturup kalktıkça amımdan akan spermler fışkırırcasına aşağıya süzülüyor, taşaklarını ıslatarak yatağa akıyordu. Sonunda bitti. Son kasılmalardan sonra kendimi yatağa, eniştemin yanına bıraktım. Nefes nefese kalmıştım. Eniştem de öyle…