Dilek ile birşeyler atıştırdık. Birer neskafe yaptım. “Arkadaşın nerede?” dedi. “Almanya’da, 15 günlüğüne gitti!” dedim. Lavaboyu sordu, gösterdim. Döndüğünde, “Arkadaşın bayan herhalde, heryer kozmetik, kadın ayakkabıları, kıyafetleri, birkaç tane erkek kıyafeti var?” dedi. (Onlar da benimdi). “Yok, ama biriyle birlikte yaşıyor, Almanya’daki ailesiyle tanıştırmaya götürdü kız arkadaşını!” dedim. Bir de Meleği anlatıp kadını temelli şok etmek istemedim.

Düğünden itibaren Hale ile Face olayını, sonra ilk buluşmayı anlattım. Önce, “Facede neden yazdın?” dedi. Durumumu anlattım, “Karımla yatak odamız pek iyi değil!” dedim. “Bilmiyordum!” dedi. Sonra, “Buluşmayı nasıl, yani konuşmaya başladığınızın 3. günü mü buluştunuz?” dedi. “Evet!” dedim. “Seviştiniz mi?” dedi yutkunup. “Evet, ama birleşme olmadı!” dedim. Neden bu detaylara giriyorsak diye düşündüm. Ama sanki kaçırdığı herşeyi öğrenip, kendini biraz olsun hafifletmek ister gibi soruyordu. “Ayrıntılı anlat, bu benim tanıdığım Hale değil!” dedi.

Diğer çifte kadar, hatta çobana kadar hepsini ayrıntılı anlattım. Kelime seçimime dikkat ederek. O arada yazışmalar ve telefon konuşmaları da dahil. “Hatta, çok zaman sen karşısında otururken, hatta hep beraber rakı içtiğiniz Cumartesi akşamlarında, ya da Ayhan yatakta uyurken yataktan bile yazardı!” dedim. “Ne gibi şeyler yazardı?” dedi. Hatırladığım bir mesajını anlattım, “Çok üzülüyorum, teyze kızın ikinci kadehte abim aklına geldi yine sanırım, ağlamaya başladı diye yazmıştı!” dedim.

Dilek dişlerini gıcırdattı. “Madem o kadar istedin, neden sikmedin ilk buluşmada?” dedi. İlk ağzını bozan oydu, bana ne! “Bilmiyorum, ama orda arabada iki büklüm sikmek istemedim!” dedim. “Tamam anladım, anlat, sonra?” dedi. Günlük evi anlattım, ordaki sikişmelerimizi, hatta perde meselesini de anlattım. Dilek, “Son yıllarda, giderek artan bir kendini beğendirme çabası vardı. Gittiğimiz yerlerde oturup kalkışına hiç dikkat etmezdi, ben öyle düşünürdüm, kızar söylenirdim. Demek ki dikkat etmemek değil, göstermekten hoşlanıyormuş!” dedi. “Evet, teşhirciliği seviyordu! Ayrıca, birkaç yıl önce götten almayı çok sevdiğini anlatmışsın ballandıra ballandıra, o da Ayhan’a zorlaya zorlaya götten yaptırmış, amından daha çok hötten almayı seviyordu. Bu da bizi bu günlere getirdi!” dedim. Dilek kıpkırmızı olmuştu. “Utanmadan onu da mı anlattı?” dedi.

Sanırım bir öğleden sonra bizim evde TV izlerken, TV’de sirk gibi bir şey vardı ve trapezci kadınlar dansöz kıyafetine benzer giyinmişler, atlıyor, zıplıyorlardı. “Ufff, göğüslere bak!” demiştim. Kamışa yeni yeni su gelmiş, her gün 31 çeker haldeydim. Dilek kıkırdayıp, “Benim göğüslerim daha güzel!” demiş, olay da orada başlamıştı. “Görmedim, dokunsam ya, bakayım?” diye çocukça başlayan süreç, önce kazak üstünden dokunma, sonra fanila üzerinden, en son da çıplak göğüsleri avuçlama ile devam etmiş, sonraki günlerde ya bizde ya onlarda yalnız kalmaya çabalayarak (dersimiz var deyip evde kalır annelerimiz pazara veya gezmeğe gittiğinde sevişmeye başlardık, sevişmek denirse tabii) benim onu parmaklamalarım, onun da bana 31 çektirerek boşaltmasıyla sürer olmuştu. Hatta bir seferinde amına sokmaya çalışmıştım, ama becerememiş, sürtünme ile yetinmiştik. O zamanlar kadının orgazm olmasının ne demek olduğunu bilmiyorduk, ama Dilek her seferinde, “İçim bir hoş oldu!” derdi. Dilek okumadı, ben de okuldan sevgili yaptım, zaten onu da o yıl görücü usulu evlendirdiler. Hatta gerdek gecelerinde ya bozduysam diye çok korkmuştum.

O an götten sikişmeyi sevdiğini bildiğimi söyledikten sonraki suskunlukta bunlar aklıma geldi. Zaten anlattıklarım, bir de üzerine o anları hatırlamak, bir de öğlen okuduğum whatsap yazışmaları yarağımı kaldırmaya yetti. Melek 10 gündür yoktu, anlayacağınız azdım bir anda. Dilek te düşünceliydi, ama yanakları kızarmıştı. Biraz hazmetsin anlattıklarımı diye kalkıp çay demledim. Tuvalette ve mutfakta oyalanıp yarağımın inmesini bekledim, ama tam olarak inmedi. Birer fincan çay götürdüm. Elleri titriyordu. Sinirdendir diye düşündüm.

“Benim götten sevmemin bugünlere getirdiğini söyledin, o ne demekti?” dedi. “Eltin sikişmeyi seviyordu neresinden olursa, ama benle başladıktan sonra ilk gün, sonra evde perde açma olayı,ondan hariç daha bir sürü olay oldu, hepsi giderek birilerinin bizi seyretmesi fikrini, sonra da iki taraflı sikilmesi fikrini doğurdu, konuşmalar fantaziler o yöne kaydı. Birbirimize internetten bulduğumuz amatör grup sikiş videolarını, eş değiştirme ve Swinger hikayelerini yollar, sonra da yorum yapardık, bu çok güzeldi, bu fenaydı, bak aşkım yine suyumu akıttın diye yazardı foto yollayıp, anlayacağın grup sikişi için yanıp tutuşuyordu.” dedim.

O an farkettim ki, sikiş vs. diye bastıra bastıra anlatmam teyze kızına fena zevk veriyordu. Dilek çaydan bir yudum daha almak için uzandı, ama elleri çok fena titriyordu, vazgeçti. Sonra yutkunup, “Ben bir su içeyim!” diye mutfağa gitti. Sonra geldi çantasını alıp tuvalete gitti. Anlamadım çantasını niye aldı ki dedim kendimce. Geldiğinde biraz daha sakindi, ama yine de kafayı kaldırmadan bir sigara yakıp, titreyen elleriyle, “Yaptınız mı?” dedi. anlamamazlıktan gelip, “Neyi?” dedim. “Grup sikişmesini be işte!” dedi utangaç bir gülümseme ile. O an teyze kızı değil de, o okulda oynaştığım kız oturuyordu sanki karşımda. Açık mavi bir kot pantolon (hani şu biraz yıpranmışlar var ya onlardan), açık mavi bir tişört, sapsarı omuzlarında saçlar, yemyeşil gözler. Gerçi ben de öyleydim, bu muhacir annanemizden geçen genetik özelliğimizdi, yaşlanmayan bir sülalemiz vardı.

O an kalkıp saldırasım geldi. Dalmışım sanırım, “Eeee?” diyen sesi ile kendime geldim. “Ne eeesi?” dedim. “Şu grup sikişini yaptınız mı?” dedi. Ona ne kadar anlatsam diye düşündüm ve “Gerçek anlamda yapmadık ama!” dedim. “Nasıl yaptınız ya?” dedi. “O dosyada yazan seks oyuncağı var ya, onunla yaptık!” dedim. “Vibratörle mi?” dedi. Vibratör ve az önce Swinger dediğimde o ne dememişti, teyze kızına bak sen! “Yani yazlıktaydın o zaman?” dedi. “Evet, olaydan 3 gün önce ilk ve son kez yazlıktaydım!” dedim.

Bu arada terlediğini farkettim. Sürekli tişörtünün yakasını çekiştiriyor, koltukta kıpırdanıyordu. Saat 18:00 olmuştu. İçeri gittim, Meleğin en sevdiği şortlarından (ben de bayılırım) biraz kalçaları açıkta bırakan, bir de askılı bir tişört çıkardım, yatağa bırakıp, odaya yanına döndüm. Mutfaktan su içip yüzünü yıkamıştı. “Bak, bu saatten sonra Aydın’a dönemezsin, bu gece kal burda, zaten anlatacaklarım da bitmedi!” dedim. “Yanımda bir şey getirmedim, ayrıca Arda (oğlu) var, gerçi Arda ablasında zaten ama!” dedi. “Ben sana birşeyler çıkardım arkadaşımın nişanlısını kıyafetlerinden, git içerde değiş üzerini. Ne yersin, ne söyleyeyim?” dedim. “Ne söylersen söyle!” dedi. “İstersen dışarı da çıkabiliriz?” dedim. “Yok yok, bu halde istemem!” dedi. Dilek üzerini değişmeye gidince karımı aradım, “Yeni aldığım işte sorun çıktı, Aliağaya gidiyorum, eğer biterse gelirim, bitmezse sabah!” diye söyledim.

Dilek de fizik olarak Melek’ten aşağı kalır değildi, odaya geldi, “Bula bula bunları mı buldun, heryerim açıkta!” dedi. Ellerimi yana açıp, “Elimden gelen bu!” dedim. Sonra da, “Sen biraz dinlen, ben geliyorum!” dedim. Melek ile çok kullandığımız mezeciyi aradım. Birkaç birşey söyledim. Balık pişiricisinden de balık ısmarladım. Rakı bira vardı zaten dolapta. Duş alıp, üzerimi değiştirdim, şortumla tişörtümü giydim. Yanına geldiğimde, “İlginç, bu evde oturanlar da tam bizim fiziğimizdeymiş. Sen de kalacaksın değil mi? Elalemin evinde tek başıma kalamam!” dedi. “Kalacağım!” dedim.

O ara ardı ardına siparişler geldi. Masayı kurdum, “Hadi gel!” dedim. Rakıyı aldım, 4 de bardak. “O ne, rakı mı içeceğiz?” dedi. “Balık var, rakısız yiyemem, ama ben içmem dersen…” dedim. “Az ama, bir kadeh!” dedi. Ona tek, kendime duble yaptım. “Peki, bu Mustafa nerden çıktı?” dedi. “O sadece fantazi olarak başladı…” dedim, o tül perde arkasında yazlıktaki ilk sikişme anından Mustafa’nın geçişlerine, olayın başlangıcına, hediye aldığım vibratörle, sikişin detaylarına kadar, hatta biraz daha detaylı, aynı anda yaşar gibi anlatıyordum.

Dilek birinci kadehi bitirip bardağı uzatmıştı bile. Bir tık daha sert koydum ikinci kadehi. “Sonra?” dedi. Ekmek almaktan dönen Mustafa ile cilveleşmelerini, sonra da çamaşır asışını anlattım. “Eltim beklediğimden daha iyi orospu olmuş!” dedi, ama bunu kızmak yerine sanki takdirle söylemişti.

Bir saatin sonunda yemek faslı bitip koltuklara geçmiştik. Ben ikinci kadeh rakıma devam ederken, o bitirmişti. Rakıyı uzattım, istemedi. “Peki Mustafa ile başka bir şey oldu mu?” dedi. “Dur, ben bira ile devam edeceğim, içer misin, Almanya’dan geliyor özel bira!” dedim. “Tadına bakayım bari!” dedi. Hale’nin telefon açık Mustafa’ya yemek götürüşünü, sonra yarım saatten fazla kalışını, telefonda duyduklarımı anlattım. “O akşam kaldın mı?” diye sordu. “Kaldım!” dedim. “Yani o mesajları senin yanından mı attı Mustafa’ya?” dedi. “Evet!” dedim. “Peki ama, sabahtan akşama kadar kaç kez amdan götten sikmişsin, anlattığın kadar sikilsem ben yerimden kalkamam, bu başka erkeğe gel sik yazıyormuş daha!” dediğinde ikimiz de gülüyorduk kahkahayla.

Alkol gözünü seveyim, neler yapıyorsun teyze kızına! “Yok be, eminim sen de dayanırsın o kadar!” dedim. “Ya dayanırım da, bu aç gözlülük ne, millet birini bulamaz, eltim vibratörle beraber aynı gün üç tane bulmuş!” dedi bira şişesinin boşaldığını sallayıp göstererek. Yeni biraları getirdiğimde koltukta ayaklarını toplayıp götünü yan devirmiş oturuyordu. Birayı verirken götü ortada, göğüsleri de çatalına kadar görünüyordu. Az sonra teyze kızını sikecektim onca yıl aradan sonra!

O ana dek Melek kısmını anlatmamıştım. Dilek daha da azsın diye, “Başka birşey daha oldu!” dedim. “Daha ne olacak, eşeğin sikini de aldı deme!” dedi kahkahayla. İlk perde arkası sikiş dahil Melek olayını anlatmaya başladım. Dilek artık yerinde duramıyordu, sürekli kıpırdıyor, bacaklarını sıkıyor, uzatıyor, topluyor koltuğun arka kısmına amını götünü dayıyor, çekiyordu. Benim şortun önü zaten dikilitaş! Dileğin dudaklarından beklediğim sözler döküldü ve “İçim bir hoş oldu!” dedi. “Boşaldın mı kız?” dedim. “Utandırmasan olmaz, o zaman da böyle yapardın!” dedi gülerek.

Yanına gittim, kaldırıp dudaklarına yapıştım. Deli gibi öpüşüyorduk. Yaklaşık 10 saattir seks konuşuyorduk ve ikimiz de kudurmuştuk. “Eltim gibi orospun mu yapacaksın beni de?” dedi. “Evet ama seni vuracak kocan olmadığı için ömür boyu orospum olacaksın!” dedim. “Eskiden yaptığın gibi sikip bırakmazsın değil mi?” dedi. “Bundan sonra hiç!” dedim. Üstümdekileri yırtarak çıkardı. Ben de onunkileri yırtmak istedim, ama Melek.

Dudaklarımdan boynuma ordan göbeğime, ordan da saatlerdir kazık gibi duran yarağıma indi. “Tadını hep merak ettim, o zamanlar sadece elimle boşaltırdım, evlendikten sonra öğrendim, oral seks hep de aklımda kaldı!” dedi. Yalıyor, öpüyor, somuruyor, eliyle çekiştiriyordu. “Dur, boşalacağım, yeter!” deyip, tuttum yatağa götürdüm. Dudaklarını dudaklarıma hapsettim, parmaklarımı amında dolaştırmaya başladım. “O günlerdeki gibi ha?” dedi. “Evet, ama ben de yalamayı bilmezdim, hep merak ettim sularını!” deyip amını dillemeye başladım. Başımı sımsıkı tutmuş amına bastırırken, dilimle sikiyor, onca yıl sonra o muhteşem amcığın tadını zihnime kazıyordum. Halen ilk parmakladığım günkü kadar güzeldi…

Yaladım, yaladım, yaladım, dilimin ucunda defalarca boşalmasını sularını içerek seyrederek, o titremelerini dilimde dudaklarımda hissederek yaladım. “Gel!” dedi, başımdan tutup, “Bana hep beklediğim gerdek gecemizi yaşat!” dedi. Yarağım içine girdiğinde, “Kaç yıllık hasret bu biliyor musun? Ama lütfen… tadını çıkarmama izin ver!” dedi kulağıma. İçine girdiğimde yavaş hareketlerle kalçalarını oynatıyor, amını sıkıp bırakarak yarağımı sağıyordu. En az yirmi dakika bu şekilde yavaş hareketlerle sikişip öpüştükten sonra, ikimiz de nefes nefese boşaldık. Göğsüme dayadığı o güzel saçlarını kokluyordum, elim vücudunda, o da göğüs kıllarımla oynuyordu.

“Bilmediğin şeyler anlatmalıyım sana…” dedi. “Anlat birtanem!” dedim. Birtanem lafım biter bitmez dudaklarımdaydı dudakları. “Ben sana aşıktım ve hep aşık kaldım. O oynaştığımız günlerde sen azgın, bense aşık olduğum için oynaşırdım, anlamadın bile, o sirk kadınlarının göğüslerine bakıp iç geçirdiğinde kıskançlıktan çatladım. Sonra liseye gidip o kızı bulduğunda anladım ki aşkımın farkında bile değilsin. Sırf o yüzden ilk isteyen adamla evlendim, hem de 10 yaş büyük biriyle. Ha kötü değildi kocam, ama hep sen vardın aklımda fikrimde… Seni görür, eve gelir ağlardım gizli gizli… Sonra liseyi bitirip beni bırakıp İzmir’e geldin… Haftalarca ağladım, artık göremeyeceğim diye… Bayramlarda ya da geldiğin zamanlarda, ilk önce teyzemlere gidelim derdim kocama, kendi annemden önce teyzemlere gidelim dememe anlam veremezdi kocam… Amcığıma ilk sen dokunmuştun, o yüzden orası senindi, sırf kocam oraya soktuğunda sen olmalıydın hayalim var diye götümden sikilmeyi çok sevdiğimi söyleyip amıma dokunmamasını sağlıyordum… Sonra 2 yıl önce o ölünce yüzlerce kez telefonu elime alıp aramak istedim seni, bazen aradım da biliyorsun, ama bişey diyemedim… Facede fotolarına bakıp uyudum her gece… Aylardır o dava dosyasında telefon listesinde adını gördüğümden beri ise küstüm sana, neden eltim de ben değil diye… Onlarca kavga verdim kendimle, bugün buraya geldim, ya itiraf edecek ya da senden dinlediklerime göre karar verip onca yıldır sökemediğim kalbimi söküp atacaktım…” dedi.

Duyduklarım inanılmazdı. Evet, onu hep çok beğenmiştim, ama aşk mıydı bilmiyordum. “Ben kimseye aşık olmadım, nasıl bir duygu bilmiyorum, ama sana her zaman ilgim vardı. 2 yıldır ben de aramak istedim binlerce kez, ama dul kadındın ve çevren hep doluydu, eltin, kızın, damadın, görümcen, ne diyeceğimi bilemedim. Hale’ye belki o yüzden yaklaştım, senden haber almak için, bilmiyorum sanırım bilinçaltım öyle hükmetti…” dedim.

Elimi yine amına attım. “İstiyor musun?” dedi gözleri gözlerimde. “Bunca yıllık hasret söner mi sanıyorsun?” dedim. “Seni seviyorum!” dedi ilk kez ve “Bunca yıldır bunu söylemeyi hayal ettim!” diye ekledi. “Ben de bunu duymayı hayal ettim, ben de seni seviyorum!” dedim. O gece ve ertesi gün öğlene dek dinlene dinlene seviştik.

Arabamla Aydın’a götürdüm. Yolda planımızı yaptık. Bu ev bana ölümü hatırlatıyor deyip mirası görümcesine teklif edecekti. Kızı ve damadı zaten İzmir’e yerleşmek istiyorlarmış. “Ben de gelir burdan bir ev alırım hem kendime hem kıza, millete de Arda’nın daha iyi eğitim alması için derim!” dedi.

İki gün önce teklifi yapmış, sonucu bekliyoruz.