Büyük kaynım doymak tükenmek bileyen vahşi bir hayvan gibiydi, belirli belirsiz saatlerde eve geliyor, ortam müsaitse ayak üstü bile olsa beni bir güzel becerip gidiyordu. Eğer müsait bir ortam yoksa da, bana çatı katına çıkmam için talimat veriyordu. Ondan korktuğum için boyun eğiyor ve ardından çatı katına çıkıyordum. Beni pantolonunu çıkarmış bir vaziyette karşılardı, 5-10 dakikada düzüşürdük.

Ona keza küçük kaynım da öyleydi, aç bir sırtlan gibi etrafımda dolanıp duruyordu. Mesela mutfağa mı gittim, annesini kollar, asayiş berkemalse yanıma gelir, arkama geçip kafasını eteğimin atından sokar, kalçalarımı sömürürdü. Geceleri sessizce odama gelir, birkaç defa siker ve sevinçle çıkardı odamdan. En komiği nedir biliyor musunuz? Küçük kaynımın beni kendinden geçmiş bir vaziyette sikerken ‘Yenge’ diye hitap etmesi ve büyük kaynıma beni sikerken de, benim ona ‘Abi’ diye hitap etmemdi 🙂

Artık yaydan fırlamış bir ok gibiydim, içimde uyuttuğum canavar çıkmıştı adeta gün yüzüne. Amacım kocamin en üst katımızda oturan amcasının oğlunu ayartmaktı. Onda zorlanacağımı düşünüyordum, çünkü karısına aşıktı ve gözleri dışarıda değildi. Planlar kuruyordum, ona nasıl sokulacağımı kara kara düşünürken, ekmeğime bal süren bir gelişme ceryan etti, karısının birkaç günlüğüne annesinin yanına gitmesi gerekti. Kuzu görmüş bir kurtedasıyla sevindim. Fırsat ayağıma gelmişti. Bir gün belirleyerek gece yarısını geçmesini bekledim. Zaman gelip çatınca usulca onun dairesinin önüne kadar yalınayak çıktım. Üzerime de uzunca bir hırka giymiştim ve boğazıma kadar da düğmelemiştim. Dışarıdan bakan kapalı sanır, ama içimde başka hiçbir şey yok. Zaten son zamanlarda iç çamaşırı kullanmaz olmuştum, seks hayatım çok faal olduğu için zaman kaybı yaratıyorlardı bana. Herneyse, kapısını çaldım. Kapıyı açtı ve şaşkınlıkla bana baktı…

Gecenin bu saatinde ben göreceğini düşündüğü en son kişiydim belkide. “Hayırdır yenge, birşey mi var?” diye sordu. Bir hışımla onu itip içeri girdim ve kapıyı içerden kilitleyerek, “Evet bir derdim var!” dedim, aldırmadan yürümeye başladım. Kayıtsızca ne olduğunu çözemediği için peşimden sürüklendi. Ben yatak odasına kadar gittim ve odanın tam ortasında durdum. Meraklı gözlerle bana bakıyordu halen. Karşısına geçip yukarıdan aşağıya olmak suretiyle hırkamın düğmelerini açmaya başladım. “Yenge ne yapıyorsun?” diye çıkıştı bana. “Seni istiyorum, bu gece beni fethetmen gerek!” dedim. Ama çok hiddetlendi, beni dışarı atmak için kolumdan tuttu. Kolumu çekeyim derken bacağım komidine çarptı ve beni yere düşürdü. Gayri ihtiyari yere düşerken tutunma ihtiyacı hissettim, o anda elime şortu takıldı. Cengaverin üstünde sadece şortu vardı, ama o da kurtarmadı beni, şort ta, ben de yerdeydik, çırılçıplak kalmıştı…

Canım yanmış numarasına yattım o anda. Panik olmuştu, beni yerden kaldırıp, yatağa uzanmamı sağladı. Tam doğrulacakken dudaklarına yapışarak, dilini kapıp emmeye başladım. İtmeye çalıştıysa da öfkesi zevke dönüştü ve bana karşılık vermeye başladı. Baktım bir ara benim açmaya başladığım geri kalan düğmeleri açıyordu. Tamamen açınca hırkayı çıkarıp aldı, memelerimi avuçlayarak sömürmeye başladı. Acayip yiyişiyorduk. “Ah yenge ne yaptın sen, kalkanın insafı bulunmaz, beni baştan çıkardın, artık seni sikecem çaresiz!” dedi. Siki kazık gibi olmuştu bile. Bacaklarımı omuzlarına dayamak suretiyle, o koca yarağı amıma kökledi. İçime gidip geldikçe iniltilerimi çığlığa döndürmemeye çalışıyordum. Ama öyle sert sikiyordu ki bazen, çığlık atmayana aşkolsun. Coşmuştuk adeta.

“Yaktın beni yenge, nasıl yaparsın bunu bana, nasıl siktirirsin kendini bana!” diyor, öfkeyle vuruşları sertleşiyordu. Bu benim hoşuma gidiyordu tabii. Kökleye kökleye siktikçe, “Amını parçalayacam yenge, beni baştan çıkartmak neymiş gösterecem sana, seni saatlerce sikeyim de aklın başına gelsin!” diye homurdanıyordu.

Bir ara hızını alamayıp yatakta beni yüzüstü çevirip domalttı ve bana “Hazır ol yenge, götünü de sikecem!” dedi. O an cazip geldi, “Olur sik bakalım!” dedim. Yarağının ucunu götüme sokmaya çalıştı. Canım çok yanınca, “Bırak!” diye bağırdım. Israr etmedi, bıraktı ve sırt üstü çevirip, bacaklarımı ikiye ayırdı, “Artık boşalma zamanı!” diye cart diye amıma daldırıverdi sikini. Sert sikilmeyi seviyorum ve o gidip geldikçe, “Daha hızlı!” diye bağırıyordum. Ve aynı anda patladık, orgazm olduk. Sikini eme eme yeniden kazık gibi yaptım. Sabaha kadar öfkeyle karışık sikti beni…

Sabahın ilk ışıkları odayı yeni yeni aydınlatırken, ben kendi daireme süzüldüm, banyoya attım kendimi. Çıktığımda telefonuma baktım. Bir de ne göreyim? 20 cevapsız çağrı ve “Sabah geliyorum, hazırlıklı ol, seni çok özledim!” diye yazan bir de mesaj vardı. Gelecek olan kimdi dersiniz? Kocam!