Selamlar herkese, ben Özge. 25 yaşında, 1.68 boyunda, beyaz tenli, dolgun göğüslü, fit vücutlu ve seks yapmayı çok seven genç bir kadınım. Üniversite yıllarım seks açısından dolu dolu geçmişti. Üniversitede en yakın arkadaşım Tolga ile sıkı birer dosttuk. Her ne kadar efendi, saygılı, tam evlenmelik bir erkek olsa da, beni dostça seven birisiydi. Ben ilk başlarda ondan biraz hoşlansam da üniversite hayatım boyunca daha serseri tipli erkeklerle takılmış ve günümü gün edip, seks hayatımı da hep aktif tutmuştum.

Gelelim mezun olduktan sonra atanma dönemine. Sınava sıkı bir şekilde hazırlanmıştım ve nispeten iyi bir puan almıştım. İstanbul, İzmir ve Ankara’yı tercih etsem de mecburen Anadoludan da birkaç il yazmak zorunda kaldım. Anadolu çıkmasını asla istemiyordum. Ama korktuğum başıma geldi, Anadolunun uzak bir iline bağlı köylerinden birinin okuluna çıkmıştı tayinim. Ne yapacağımı şaşırmış, aşırı üzülmüştüm.

Gittiğim köy orta büyüklükte bir köydü. Okulumda bir müdür, üç tane de öğretmen vardı. Öğretmenler ileri yaşlı, evli barklı insanlardı. Yalnızca müdürümüz Veysel hoca onlara nisbeten biraz daha gençti, 45 yaşında ve halen bekar birisiydi.

Arkadaşım Tolga bana moral ve destek veriyor, “Ben sık sık yanına gelirim!” diyordu. Tolga’nın bu sözleri içime bir nebze su serpmişti. Köye yerleştim. Köye gencecik bir kızın gelmesi herkesin dikkatini çekmişti. Genelde bana yardımcı oluyorlardı, ama köy halkı biraz yobazdı. Köyde canım çok sıkılıyordu. Üniversite hayatımdaki gibi, sinema, tiyatro, barlar ve cafeler zaten yoktu. En önemlisi de üniversite hayatımdaki gibi dolu dolu seks yapabileceğim yakışıklı genç erkekler yoktu. Hem olsaydı bile köyde onlarla seks yapmam imkansızdı. Tek tesellim köyde cep telefonumun iyi çekiyor olması ve sınırsız internet paketimin olmasıydı. Okul dışında vaktimi sadece evde geçiriyor, internetten pørnø izliyor ve mastürbasyon yapıyordum. Sadece ben değil, amım ve götüm de salatalık, patlıcan gibi taze sebzelerden nasibini alıyordu 🙂

Tolga gerçekten de sözünü tutmuş, bana oldukça uzak bir şehirde ithalat-ihracaat yapan bir şirkette işe başlamasına rağmen beni ziyaret etmeye başlamıştı. Ancak köyde görüşemeyeceğimiz için ben şehire gidiyordum. Tolga bana dostça değer veriyordu. Ayda en az 2 defa günübirlik de olsa okadar yola katlanıyor, beni görüp gidiyordu. Bana bu kadar değer vermesi çok hoşuma gidiyordu ve ona karşı birşeyler hissetmeye başlamıştım. Zaten köyde erkeksizlikten çok canım sıkılmış ve fena azmıştım…

Zamanla Tolga daha da sık gelmeye başlamıştı, ama günübirlik bana yetmiyor, artık uzun kalmasını istiyordum. Son geldiğinde haftasonu için şehirde bir apart kiralamıştı. Birlikte o haftasonu çok güzel vakit geçirdik. Adeta sevgili gibiydik, ama Tolga benden net bir şey duymadıkça asla adım atmayacak bir erkekti. Artık daha sık haftasonlarını birlikte geçirir olmuştuk. Yanında daha rahat giyinmeye başlamıştım. Şakalaşmanın da dozunu artırıp kendimi zorla elletmeye ve temas etmeye başlamıştım. Dizi izlerken göğsüne yatıyordum. Tolga’ya aşık olmaya başlamıştım ve bir yandan da erkeksiz kalmamın verdiği azgınlıkla onu çok arzuluyordum…

Aylar böyle geçerken yılbaşında Tolga’ya bir jest yapmak istedim, 3 gün tatilim vardı. Hem duygularımı açmak, hem de onunla sevişip sikişmek istiyordum. Tolga’yı aradım ve “Yılbaşı için plan yapma, sana sürprizim var!” dedim. Yılbaşı için şehirde otel ayarlamıştım, 3 gün baş başa kalacaktık. Tabi bu süre zarfında köyde olmayışım dikkat çeker mi diye de çok korkuyordum.

Otele gitmek için ufak bir bavulla köyden şehire inecektim ki, dolmuş beklerken bizim müdür Veysel hoca beni gördü. “Özge hocam nereye böyle?” dedi. O an aklıma başka yalan gelmedi ve “Ufak bir memleket ziyareti hocam… Memleket hasreti işte!” deyip geçiştirdim. Şehre inip otele yerleştim. Lüks bir oteldi. Tolga da geldi. Odaya girdiğinde hemen kucağına atlayıp boynuna sarıldım. Tolga bu hareketim karşısında küçük bir şok geçirmişti, ama o da bana sarıldı. 3 gün çok güzel geçecek diye ikimiz de çok mutlu olmuştuk.

Dışarı çıkıp biraz dolaştık. Tam yılbaşı akşamıydı. Dışarda bir lokantada yemek yedik, akşam 9 gibi de marketten bir şişe Vodka ve meyvesuyu alıp otel odasına döndük. Üzerimize rahat birşeyler giydik. Odada TV karşısında takılmaya ve ufaktan içmeye başlamıştık. Ben her fırsatta Tolga’ya temas ediyordum. Gecenin ilerleyen vaktinde ikimiz de çakır keyif olmuştuk. Odada bir tane çift kişilik yatak vardı. Ben yatağa uzandım ve Tolga’yı yanıma çağırdım. Tolga, “Ben koltukta yatarım!” dedi, ama kabul etmedim. “Beraber yatarız, gel!” deyince geldi yanıma uzandı.

Yatakta uzanmış sohbet ediyorduk. Sohbet ilerlemiş, ben bacağımı Tolga’nın dizine atmıştım. Baldırım tam sikinin üzerindeydi. Başımı da göğsüne yaslamıştım. Tolga bu hareketime şaşırmış ve biraz da heyecanlamış olacak ki tepkisiz kalmış, biraz da kızarmıştı. Sikinin hafiften sertleştiğini hissediyordum. Tolga’ya duygularımı açmaya başladım, “Çok efendi ve çok iyi bir insansın, seninle keşke farklı bir ilişkimiz olsaydı!” dedim. Tolga, “Ne demek istiyorsun?” dedi. Ben, “Anlarsın ya!” dedim. Tolga, “Anlamıyorum, konuyu biraz daha açar mısın?” deyince, “Bekle, sana bir sürprizim var!” deyip banyoya gittim.

Artık gemileri yakmıştım. Bir yandan da dostluğumuza zarar verir miyim diye korkuyordum. Ama yapmalıydım, azgınlıktan kuduruyordum. Banyoda soyunup yılbaşına özel kırmızı ve dantelli sexy iç çamaşırları giydim. Bembeyaz vücudum çok sexy görünüyordu. Tolga’ya seslenip gözlerini kapatmasını istedim. Tolga, “Tamam, kapattım!” deyince yanına gittim ve “Aç gözlerini!” dedim. Gözlerini açıp beni sexy iç çamaşırlarıyla görünce dona kaldı, adeta dilini yutmuştu. Ben hemen, “Seni çok arzuluyorum Tolga!” deyip üzerine atladım ve dudağına yapıştım.

Tolga neye uğradığını şaşırıp, “Özge napıyorsun, yapma!” dedi. Bense, “Sana aşığım Tolga!” deyip öpmeye devam ettim. Biraz öpüştükten sonra Tolga artık kendini salmış ve olayı akışına bırakmıştı. Ben dayanamayacağım derecede azgındım ve hemen sikişmek istiyordum. Tolga’nın tişörtünü ve şortunu çıkarıp sertleşmiş sikine yumuldum. Biraz yaladıktan sonra üzerine çıktım, külodumu yana çekip sikini amıma aldığım gibi üzerinde zıplamaya başladım. Ayların özlemiyle deliler gibi zıplıyordum ve kısa sürede iki kez orgazm olmuştum…

Çok geçmeden Tolga boşalacağını söyleyince üzerinden kalktım. Tolga’yı ağzımla boşaltıp döllerini yuttum ve yanına yığıldım. İkimiz de tavanı izliyorduk. Bir süre sonra Tolga, “Az önce ne yaptık biz yaa?” dedi. Tolga’ya, “Seks yaptık aşkım!” deyip inmiş sikini kavradım ve sıvazladım. Siki elimde biraz sertleşince doğruldum ve tekrar ağzıma alıp emmeye başladım. Tolga zevkten delirmiş, artık o da aktif olmaya başlamıştı. Saçımdan tutup sikini gırtlağıma bastırıyordu…

Ardından beni yatırdı ve her yerimi yalamaya başladı. “Göğüslerine hep hayrandım!” diyerek göğüslerimi adeta yiyip bitirmişti. Sonra beni domalttı ve arkadan amıma girip sertçe sikmeye başladı. Tolga’nın efendi görünüşüne rağmen beni böyle sert sikmesi çok hoşuma gitmişti. Yaklaşık 20 dakika siktikten sonra amımdan çıkıp sırtıma boşaldı. O gece bir sefer de götten verdim. Daha önümüzde 2 gün vardı, değerlendirip 2 gün boyunca sevişip sikiştik…

Son güne gelmiştik, çıkıp dışarda biraz gezelim dedik. Gezerken elele tutuşmuştuk, gayet sevgiliydik anlayacağınız. Bu sırada köyden birileri görmez umarım diyordum. Akşama doğru tekrar otele dönüyorduk. El ele tutuşmuş otelin kapısına yaklaşmıştık ki, bizim müdür Veysel hocayı gördüm. Panik olup görmemişim gibi yaptım, ama o bizi el ele otele girerken görmüştü. İş işten geçmişti artık. O gece de Tolga ile bol bol sikiştikten sonra ayrıldık ve ben köye döndüm…

Okulda Veysel hocayla göz göze gelmek istemiyordum, ama mecburen karşılaştık. Bana imalı bir şekilde, “Memleket ziyareti nasıldı hocam? Hasretinizi giderdiniz mi?” deyip pis pis sırıttı. Ne diyeceğimi bilemediğim için, “İyi idi, giderdim…” diyebildim. Otele beni bir erkekle el ele girerken görmesi adamın elinde büyük bir kozdu. Kim bilir kafasında ne fantaziler kurmuştu. O günden sonra artık bana daha yakın davranıyordu, Özge hocamdan da artık Özgeciğime geçmişti. Adamın amacını anlıyordum, ama pas vermiyordum…

Tolga yine düzenli olarak geliyor ve sikişmelerimiz devam ediyordu. Bu süreçte Veysel hoca beni şehire inerken gördükçe, “Yine memlekete mi hocam?” deyip pis pis sırıtıyordu. Zamanla Tolga’nın çalıştığı şirkette işleri yoğunlaşmış ve beni ziyarete gelmesi azalmıştı. Şirketi onu sık sık başka şehirlere iş gezilerine gönderiyordu. Telefonla konuşsak da bana yetmiyordu. Canım yarak istiyordu ve köy yerinde tabii ulaşmak mümkün değildi. Azgınlığım iyice artmıştı, artık gözüme Veysel hoca bile kendimi siktireceğim bir erkek olarak görünüyordu…

Tolga uzun bir yurtdışı görevine gönderilince adeta dünyam başıma yıkılmıştı. Artık şehire gitmiyordum. Okulda Veysel hoca bana daha da yakın olmaya başlamış, bazen çaktırmadan sürtünüyor, fırsat buldukça bana temas ediyordu. Ben de artık erkeksizlikten kudurmuştum, ama yapacağım bir şey yoktu.

Bir gün son ders bitimi Veysel hoca beni odasına çağırdı ve “Özgeciğim, eksik evrakların ve yıllık planlarınla ilgili sıkıntılar var. Haftaya müfettişler gelecek, bu akşam halledelim istersen?” dedi. Okulda bizden başka kimse kalmamıştı, Veysel hocanın odasında evrakları düzenliyorduk. Yaklaşık bir saat falan sonra işler bitmişti. “Bir çay içelim istersen Özgeciğim?” deyince zaten evde sıkıldığım için kabul ettim…

Çaylarımızı yudumlarken garip garip sohbetler açıyor, bekarlığın zor olduğunu anlatıyor ve bana iltifatlar ediyordu. Bu tavrından biraz rahatsız olmuştum, “Ben yavaştan gideyim hocam…” deyip ayağa kalktım. Masadan dosyaları alıyordum ki, Veysel hoca, “Özgeciğim, bu aralar hiç memlekete gitmiyorsun, istersen memleket hasretini ben gidereyim!” deyip götümü avuçladı. Ben birkaç saniye donakalmıştım. Götümdeki elini nazikçe ittirip, “Yok, sağolun hocam!” dedim. Fakat bir taraftan da müthiş heyecanlanmıştım, sanki amım tatlı tatlı kaşınır gibi olmuştu.

Böylesi bir adama böyle duygular hissetmem çok garipti. Veysel hoca aşırı kilolu, yüzü ergenlikten kalma sivilce izleriyle dolu, aşırı göbekli, tabir yerindeyse ayı gibi birisiydi. Kapıya yönelmiştim ki elimden tutup, “Tekrar düşün istersen Özgeciğim!” deyip beni çekti ve masaya yasladı. Nefes alış verişlerim hızlanmış, dilim tutulmuştu adeta. Ne yapacağımı bilmez halde tepkisiz kalınca dudaklarıma yapıştı. Heyecandan kalbim yerinden fırlayacaktı sanki. Hem istemiyordum, hem istiyordum.

Ne olacaksa olsun diye düşündüm, zaten çok azgındım. Kendimi salınca Veysel hoca her yerimi ellemeye başlamıştı. Ayı herifin göbeği beni masayla öyle bir tost yapmıştı ki, nefes almakta zorlanıyordum. Aç köpek gibi boynumu boğazımı öpüp yalarken bir yandan da gömleğini ve pantolunu çıkarmaya çalışıyordu. Tam soyunduğunda karşımda adeta bir Sumo güreşçisi duruyordu. Ama bunca kiloya rağmen siki büyük sayılırdı.

Eteğimi yukarı kaldırdı, külodumu sıyırıp ayaklarımdan çıkardı. Beni masanın kenarına oturtup bacaklarımı ayırdı. Amımı elleme okşama yok, öpüp yalama yok, parmaklama bile yok, hemen sikini amıma dayayıp kökledi. Hayvan gibi sesler çıkararak beni hunharca sikiyordu. Böylesine çirkin bir bedenin beni sikmesi çok garibime gidiyordu, ama azgın olduğumdan sikilmenin tadını çıkarıyordum. Fakat çok geçmeden böğürerek amımdan çıktı ve göbeğime boşaldı. Ben bu sikişle orgazm bile olamamıştım. Hemen toparlanıp kalkıp gittim. Olayın şokundan dolayı o gece uyuyamadım. Köy yerinde böyle bir şeyin duyulmasından çok korkuyordum…

Veysel hoca artık beni okulun her köşesinde elliyordu. Ben ise tekrar okulda vermekten korkuyordum. O haftanın son dersi bittiğinde beni odasına çağırdı ve öpmeye başladı. Ben, “Burda olmaz, korkuyorum, bari şehre gidelim!” dedim. Haftasonu şehirden bir apart kiraladı. Ben de resmen adama siktirmek için şehire gittim. Aparta girdiğimde ayı gibi hemen üzerime atladı. Yavaş olmasını istedim, yatak odasına geçtik. Önce saksoyla başladık, ama yine dayanamayıp beni misyoner pozisyonda sikmeye başladı hemen. Böyle bir kiloda insanın altında sikilmek gerçekten çok zor. Sanki üzerimde büyük bir çuval patates var gibiydi, amıma girdikçe tüm bedeni beni altında eziyor, nefesim kesiliyordu…

Neyse ki fazla dayanamadı. Orgazm olamasam da içimde döl hissetmek istediğim için korunmaya başlamıştım. Veysel hoca yine böğürerek amımın içine boşaldı ve yanıma yığıldı. İkimiz de çıplak bir şekilde konuşmadan yatıyorduk. Bir süre sonra bir tıkırtı duydum. Veysel hocaya söyledim, ama o, “Apart burası, ses olur!” deyip güldü. 10 saniye sonra aniden oda kapısının açılmasıyla ben şok geçirdim. Karşımda köyün muhtarı Eren duruyordu. Reflexle elimle göğüslerimi kapasam da muhtar göreceğini görmüştü, üstelik halen çıplaktım.

Noluyor demeye kalmadan Veysel hocanın muhtarla ne kadar yakın oldukları aklıma gelmişti. Veysel hoca beni siktirmek için onu da çağırmıştı. Muhtar, “Demek meleket hasretini gideriyorsun ha orospu?” diye sırıtarak yanıma geldi. Ben artık ne yapacağımı şaşırmıştım. Bu saatten sonra muhtara engel olamazdım da. Mecburen olayı akışına bıraktım…

Bizim mutar en fazla 40 yaşında biriydi, tarımla uğraştığı için kaslı bir çiftçi köylü fiziği vardı. Çabucak soyundu ve bacaklarımı omuzuna aldığı gibi içi döl dolu amıma kökleyip beni sikmeye başladı. Vücudu aşırı kıllıydı, ama çifçilikle uğraşmaktan kolları ve bacakları çok kaslıydı. Siki amımın dibine ulaşıp kaslı vücudu baldırlarıma yüklenirken aşırı zevk alıyordum ve kendimi bırakmıştım. Muhtar bana pompaladıkça Veysel hoca bizi izliyor, “İyi sik muhtar, orospunun yarak hasretini gider!” deyip gülüyordu…

Muhtarın performansı beklediğimden iyi çıkmış ve yarım saate yakın hayvan gibi beni sikip 2 kez orgazm ettikten sonra boşalmıştı. Üçümüz de yığılmış yatakta yatıyorduk. İki hayvanın arasında gencecik bedenimle adeta ucuz bir bir orospu gibi yatıyordum. Ama bu durumdan şikayetçi değildim, nihayet adam gibi sikilmekten ve orgazm olmaktan müthiş zevk almıştım…

Bir süre dinlendikten sonra muhtar beni üstüne çekip alttan amıma yerleşmiş sikiyordu. Veysel hoca da ağzıma vermişti, ona sakso çektikçe göbeği burnuma değiyordu sürekli. Veysel hocanın siki sertleşince arkama geçti. “Şimdi senin pempe götünü genişleteceğim orospu!” deyip götüme bir tokat attı. Ben, “Acır, yapma, tek tek sikin!” desem de dinlemedi ve sikini göt deliğime dayadı. Zorlaya zorlaya götüme girdikçe acıdan kıvranıyordum, muhtar ise alttan amımı sikmeye devam ediyordu…

Veysel hoca sonunda götüme tamamen girmişti. İkisinin arasında çok fena tost olmuştum. Veysel hoca zaten aşırı kilolu olduğu için götüme kamyon dayanmış gibi hissediyordum. Bu pozisyonda yaklaşık 20 dakika falan siktiler. Biri amıma, diğeri götüme boşaldı. O gün dinlene dinlene 2 kez daha sikiştik ve köye döndük…

O olaydan sonra geçici sikicilerim bunlar olmuştu, dönem boyu beni ara ara şehre götürüp siktiler. Birkaç kere de azgınlığıma yenildim ve köyde gizlice verdim onlara. Veysel hoca beni okulun her yerinde sikmiştir. Artık nerdeyse aldırmıyordum. Hatta bir keresinde dayanamayıp muhtara ahırda bile siktirdim kendimi…

O dönem bittiğinde Tolga’nın da yurtdışı görevi bitmiş ve Türkiye’ye dönmüştü. Ona olanlardan hiç bahsetmedim. Ama artık o köyde kalamazdım. Tolga’yla o yaz aniden evlenme kararı aldık. Evlendikten sonra Tolga’nın yaşadığı şehire aldırdım tayinimi. Artık geçmişi bir kenara bıraktım, şimdi sadece Tolga’ya aitim. Çok mutluyuz ve ateşli bir seks hayatımız var 🙂